29 Nisan 2010 Perşembe

Easytonelu bi gün...

Zaten artık her gün easytonelu bi gün =))
Çünkü Easytone sıradan bir spor ayakkabı değil öyle sadece spor yaparken giyeyim sonra dolaba kaldırayım diyeceğiniz.
Onları ayağınızdan çıkartmak istemeyeceksiniz, çünkü yürümek daha önce hiç bu kadar keyifli olmamıştı =))
üstelik de sıkılaştığını bilerek ve neyle giyersem giyeyim şahane gözükerek. Üstelik de biliyor musunuz easytonelar benim ilk spor ayakkabılarım ve bütün kış giydiğimiz düz taban ayakkabılardan sonra şahane hissettiriyorlar.

Mucizenin adı: Power Plate

Sizleri bugün benin 2 sene önce tanıştığım Power Plate ile tanıştırmaya karar verdim. Hatta bu geç kalınmış bir tanışma olacak. Bu mucize aleti keşfedene kadar spor salonlarında 2 saat ter dökmek bana azap gibi geliyordu.
Şimdi bana en cazip gelen özelliklerinden birkaçını sayayayım size.

  • Klasik spor ve fitness salonlarında 1,5-2 saatlik çalışmada harcanan efor ve adale çalışması, Power Plate ile yapacağınız 15-30dakikalık çalışmaya eşdeğerdir.
  • Power Plate ile çalışma sırasında kalp ritminde artış olmadan bu efor adaleler tarafından harcanır.
  • Selülit oluşumunu engeller, selüliti azaltır.
  • Vücuttaki tüm kasların çalışmasını sağlar ve kasları güçlendirir.
  • Zihinsel ve bedensel stresi azaltır. (Özellikle Ömer Hocayla yaparsanız stresten eser kalmaz.)
  • Kemik yoğunluğunu arttırır.
  • Sırt ve bel ağrısını azaltır, bu bölgeleri güçlendirir.
  • Vibrasyon sayesinde hızlanan kan akışı metabolizmayı yükseltir.
  • Kas yapısının sıkılaşması sonucunda beden incelmesi gerçekleşir.
  • Power plate ile tüm kaslar derinlemesine çalışır.,
  • Kısacası, Power Plate, aktif yaşam tarzını benimsemiş ve çalışma hayatının dışında, spora haftada iki-üç kereden fazla zamanı olmayan kişiler için ideal bir makinedir.
Power Plate hakkında daha fazla bilgi edinmek isteyenler buradan bilgi edinebilirler.
Ama bence deneyip mucizeye kendiniz şahit olmalısınız. Kol, karın, basen ve bacak kaslarınızla tanışın. İncelmenin ve selülitsiz bacakların keyfini sürün.

28 Nisan 2010 Çarşamba

Hafif ama Leziz Yemekler 2 (Kahvaltı)

Protein, Protein, Protein. Ne kadar yersem yiyeyim her sefer proteinim eksik çıkıyor ve ben hep yumurtayla karşı karşıya kalıyorum. Evde vücut yapan bir kardeş ve onun haşlanmış yumurtalarının kokusu yüzünden yumurtayla arama koyduğum mesafeyi bu iki tarif sayesinde aştım diyebilirim. Üstelik de şu bilgi de sanırsam hoşunuza gidecektir: "Düşük yağlı diyetlerde haftanın 5 sabahı 2 yumurta yiyerek 2 ayda %65 oranında kilo kaybetmek mümkünmüş ve aynı kalori miktarında yapılan tahıl içeren diyetlerden aldığın enerjiden daha fazlasını alabiliyormuşsun yumurtadan." Ben 1 tam yumurta artı 1 yumurtanın sadece beyazıyla yapıyorum omletleri ki daha az kolestrol sahibi olayım.
Tarife gelince çok basit :

Kabaklı Bezelyeli Omlet

2 yumurta, Yarım Kabak, 1 çorba kaşığı bezelye, 1 tatlı kaşığı zeytinyağı, 50 gr beyaz peynir (arzu edenlere)
Kabağı yıkayıp kabuğunu soyduktan sonra halka halka kesip tavada kızdırılmış zeytinyağında hafifçe renk alana kadar çevir. Ardından bezelyeleri ekle. Diğer bir kasede yumurtaları tuz ve karabiberle çırp, peynirle karıştır, tavaya dök. Kapak kapat, biraz pişirdikten sonra ters çevir. 1 dakika sonra leziz omletin 175 kalori ile tabağınızda hazır. Afiyet olsun.
(G.S: ben peynir yemediğim için çok az süt ve un ekliyorum, biraz da dereotu eklenirse tadı hafif fırında mücver gibi bile olur benden söylemesi)

Hafif ama Leziz Yemekler 1 (Akşam Yemeği)

Kim demiş sağlıklı yemek her zaman tatsız olur diye???
Hiç de bile diye yola çıktım biraz Women's Health'ten biraz da internetten araştırıp leziz ama sağlıklı bir sürü yemek tarifi buldum yaptım fotoğrafladım ve sizin için afiyetle tattım hattaaaa yedim bitirdim.
Şimdi bu üç yemek aslında birbirinden çok farklı değiller. Ana yemeğimiz olan iyi dövülmüş dana antrikotu bol baharatla tavada içi de pişsin diye mutlaka delerek pişirdikten sonra yanına garnitür olarak ister hafif bir roka salatasıyla, ister patates püresi ya da haşlanmış patates ve buharda pişmiş sebzelerle yemek ve doymak mümkün. Eti pişirirken sarımsak, kimyon ve pul biber benim baharat tecihlerim hatta yağın içine koyacağımız acısso da metobolizmanızı hızlandırmaya yardımcı olacaktır. Yine yemekle birlikte karabiber, acısso ve hardal vazgeçilmez tatlandırıcı ve acısıyla metobolizma kandırı rolünü üstlenir. Acı sevmeyenler bence bir an önce kendinizi alıştırmaya bakın, üstelik tüm bunlar hayatınızdan çıkarttığınız tuzun eksikliğini hissetmemenizi sağlayacaktır. Şimdiden afiyet olsun tariflerle ilgili her türlü soruyu sorabilirsiniz.
(Taze kekik de et ve patates yemeklerinizi şenlendirir benden söylemesi, nar ekşisi de salatanızı.)

26 Nisan 2010 Pazartesi

Keten Tohumu

Herkesee merhabaaaa kaç gündür yazamadığım için hepinizden özür dilerim, ve fakat kızmayın bana çünkü hasta yatıyordum. Tam bu kışı ateşsiz, gripsiz atlattım derken meğer bahar fenaymış. Neyse iyileştim aranıza döndüm. Kaç gündür hasta yattığım için easytone yürüyüşlerim yalan oldu ama yarından itibaren düzenli başlıyorum. Onun dışında size daha önce gösterdiğim beslenme programını uygulamaya devam ediyorum. Henüz tartılmasam da karnımda ve basenlerimde gözle görülür bir incelme var. Daha güzeli insanların gördüğü zaman "Sen kilo mu verdin?" diye sorması =) bu haftasonu 3 kişi sordu.
Her ne kadar sahile yürüyüşlerime çıkamasam da Easytonelarım her sokağa çıkışımda ayağımda. Sinemaya, markete, eczaneye, dansa, kahve içmeye giderken hep onlarlayım, ve yürüdükçe kaslarım çalıştıklarını hissediyorum. Sahile çıkmaya başlayayım da bir de öyle görün beni =)
Bugün bir diğer keşfimse daha doğrusu bugün başladığım birşey diyelim, KETEN TOHUMU.
Prebiyotik yoğurt çok tercih etmeyen ve maalesef çok balık yemeyen biri için düşeş bir keşif oldu sanırsam.
Kendi sitesinden alıntı yapacak olursam eğer:
Keten tohumu;
* Mide-bağırsak sorunlarına karşı iyi gelir
* Bağırsakları yumuşatır, kabızlığa karşı iyi gelir
* Kemikleri güçlendirir. Özellikle menopoz döneminde yararlı
* Bağışıklık sistemini güçlendirir
* Menopoza bağlı şikâyetleri hafifletir
* Kalp-damar hastalıklarından korur
* Kolesterol, şeker seviyesini dengeler...
bunlar sadece benim seçtiklerim daha bir sürü yararı var ayrıca
* Yeterli miktarda balık tüketmeyenler omega 3 yağ ihtiyaçlarını karşılamak için keten tohumu kullanırlar.
* Keten tohumunun müshil etkisi mekaniktir. Sabah ve akşam olmak üzere günde iki kere, en az ikişer yemek kaşığı dolusu, ezilmiş veya öğütülmüş keten tohumu, bol suyla yutulmalı, daha sonra da 1-2 bardak su içilmelidir. Bağırsaklara ulaştığında genişlemeye başlayan keten tohumu, bağırsakları uyarır.
* Keten tohumu çözünür ve çözünmez lifler bakımından da oldukça zengindir. Liflerin midede doygunluk hissi yaratması diyet için son derece önemlidir, üstelik hemen hemen hiç kalori vermediği de düşünülünce kilo vermek için vazgeçilmezdir, zayıflamak isteyenler için, lifi seçkin bir araçtır.

Ben yoğurt içinde 1 tatlı kaşığı yemeğe başladım yemeklerden önce bakalım ne olacak, ama siz yine de iyice okuyup araştırmadan,saklama koşullarını, çok kullanımda oluşabilecek zararları ve kimin ne kadar kullanması gerektiğini doktorunuza, eczacınıza danışmadan keten tohumunu zayıflamak için kullanmayın benden söylemesi.

20 Nisan 2010 Salı

Dönüşüm

Dün size sihirli makyaj keşfim olan "Youngblood" dan bahsetmiştim. Eczane perilerim Zeynep ve Berrin Youngblood'un Make-up Artist'i Volkan Arslan'ın geldiğini söyleyince size hemen bir dönüşüm hikayesi sunmak istedim. "Çirkin kadın yoktur, yanlış makyaj vardır" sloganıyla yola çıkıp size bir öncesi ve sonrası hazırladım. Bunu burada yayınladığıma hala inanamasam da siz de görün istedim.
Makyaj sırasında da Volkan Arslan'dan Youngblood hakkında bilmediğim bir kaç bilgi daha edindim.
Youngblood ürünleri, %100 doğal minerallerden oluşmuş, dermatolog doktorlar tarafından reçete edilen, son kullanma tarihi bulunmayan, cildi tıkayıp nefes almasını engellemeyen, SPF 21 güneş koruma faktörü bulunan ve sadece yetkili eczanelerde satılan pek bir şahane makyaj malzemeleridir.
Sizin için ayrıca Türkiye sitesini de öğrendim, buraya basarak ziyaret edebilirsiniz.
Sitede okurken rastlarsınız ama yine de ben bikaç sırrı da sizle paylaşmak isterim.
  • Toz Mineral Allıkları öyle çok yönlü ki bir dudak ürünü gibi de kullanabilirsiniz. İstediğiniz renk allıktan az bir miktar dudaklarınıza dokundurun, parlatıcı ilave ederek kendi renginizi yaratın.
  • Farlar daha yumuşak ve elegan bir görüntü için kuru, veya daha cesur görünüm ve yoğun renkler için ıslak kullanılabilir.
  • Rujun üzerine parlatıcı sürerken, dudağın ortasına uygulayarak daha dolgun bir görünüm vermeye çalışın. Eğer sadece parlatıcı kullanacaksanız, daha cesur bir görünüm için dudağın tamamına ve sizin en sevdiğiniz kalemin üzerine sürün, veya daha doğal bir görünüm için tek başına kullanın.
  • Çok koyu gözaltı mokrlularını ve eşitsiz tonları kapatmak için, kapatıcıyı kapatıcı fırça ile bu bölgeye pomplayarak sürün, ardından üzerine Mineral Rice Setting Powder’ı ve son maksimum kapatmayı sağlamak için üzerinden Toz Mineral Fondöten’i geçin.
  • Benim gibi bir makyaj kiti alırsanız birçok seçenekle aynı anda tanışmış olur, bu deneyimi birçok ürünle yaşama şansı yakalarsınız.
    Youngblood’ın Makyaj Kitinin İçindekiler:
    Honey Toz Fondöten
    Tawnee Toz Fondöten
    Mineral Rice Powder (Medium)
    Rouge Toz Allık
    Hi – Def deneme boyu,
    Mini kabuki fırça.


Free Blog Counter


19 Nisan 2010 Pazartesi

Tampon Gerçeği

Televizyonlarımızda tampon reklamı olmadığının farkındasınızdır ya da asla tampon reklamı görmediğiniz için üstüne hiç düşünmemiş olabilirsiniz. Dergilerde bile o kadar az rastlanıyor ki tampon reklamlarına, sanki herkes tarafından bilinen ama yine de sır olarak saklanması gereken birşeymiş gibi gelmeye başladı bana. Giderek korkunçlaşan ped reklamları, ya da gerçekten "ucuz" prezervatif reklamları varken nedir tamponu bu kadar tabulaştıran?
Aslında bu sorunun cevabını içten içe biliyorum ve kabul etmek istemiyorum, ısrarla "BAYAN DEĞİL KADIN" diyorum ve neden tampon kullandığımı sizlerle paylaşmak istiyorum.
  1. Yazın zaten en fazla 2 hafta gittiğim tatilimin en az 4 gününü güneş altında pişerek geçirmekten nefret ediyorum.
  2. İstedikleri kadar ileri teknolojiye ulaşsınlar, altımda çocuk beziyle geziyor olma hissiyatından, terletmesinden nefret ediyorum.
  3. Koku yapmasından nefret ediyorum. Yok hava alıyor, yok çiçek kokulu yalan hepsi.
  4. Rahat giyinememekten aman gözüküyor mu diye panik yapmaktan, yanımdaki kız arkadaşımı ikide birde popoma bakmakla görevlendirmekten nefret ediyorum.
  5. Her daim bana regl olduğumu hissettirmesinden nefret ediyorum. Unutup rahatça sporumu yapma özgürlüğüne sahip olmak istiyorum.
Jinekoloğumla da konuştuktan sonra ben içim rahat bir şekilde tampon kullanıyorum kızlar. Mutlaka dikkat etmeniz gereken şeyler var, (buradan konu hakkında bilgi alabilirsiniz) ama onlara dikkat ederseniz rahatlıkla normal hayatınıza devam edebilir, ilerde gelecek mucizenin ön hazırlığında daha az söylenebilirsiniz.

NOT: Yeni keşfim papatya çayı âdetinizden 2 gün önce içmeye başlayıp âdet boyunca da içerseniz daha az ağrılı birkaç gün geçirebilirsiniz.


Fırından Yeni Çıktı


Fırından yeni alınmış sıcak ekmeğe zaafı olmayanımız yoktur. Ama günümüzde beyaz ekmek giderek tercih edilmez hale geliyor. Beyaz ekmeğin yerini alan light ekmekler, kepek ekmekler, tam tahıllılar hatta evde kendin yaplar her ne kadar tatları hoş olsa da bize fırından yeni çıkmış çıtır çıtır ekmeğin yaşattığı zevki yaşatamıyor. UNO buna bir çözüm bulmuş ve dondurulmuş kepek baget çıkartmış. Buzlukta muhafaza ettiğiniz bu ekmekleri, bir çay demleme süresinde (hatta daha az 10-12 dakika yeterli) masanıza çıtır çıtır ve sıcacık getirme şansına sahipsiniz. Hem beyaz hem kepekli şeklinde iki seçeneğiniz var ve ikisi de birbirinden lezzetli. Mutlaka denenmesi gereken bir tat, o sıcacık ekmeğin içine tereyağı sürmekten kendini alıkoyabilenlere de benden bir madalya.


Free Blog Counter


Neden Mineral Makyaj?

Sivilceler!!! Sanki asla bitmeyecek bir ergenlikte gibiyim. Ve bu sivilcelerden asla kurtulamıyorum. Antibiyotikler, kremler, ilaçlar geçmiyorlar geçmiyorlar. Üstelik öyle kafama göre her istediğim kapatıcıyı,fondoteni, pudrayı da kullanamıyorum, çünkü havasız kaldıkça daha da çok çıkıyorlar. Neyse ki imdadıma benim Eczane Perilerim Zeynep ve Berrin’im yetişti de beni “Youngblood” ile tanıştırdılar. Bu mineral toz fondotenler cilde hem doğal bir ışıltı sağlıyor, hem toz bir fondotenden asla beklemeyeceğiniz mükemmel bir kapatıcılık sağlıyor hem de içerdiği 15 UV güneş korumasıyla ozon tabakası delinmiş güneşin zararlı ışınlarından cildi koruyor, leke ve iz oluşmasını engelliyor. Üstelik de o kadar zararsız ki ağır geçen bir geceden sonra eve dönüp makyajını silmeye üşendiğinizde (ki bunu asla tavsiye etmiyorum, insan birkaç kırışıklıkla tanışınca anlıyor cildinin ne kadar kıymetli olduğunu o yüzden yatmadan önce mutlaka makyajınızı silin kızlar!!!) bile cilde zarar vermiyor. Yarın uzman bir makyör tarafından “Youngblood” ürünleri (fardan rimele, allıktan kapatıcıya kadar ürün yelpazesi çok geniş) ile yapılmış makyaj örneği fotoğrafımla tekrar karşınızda olacağım. Sivilcesiz, kırışıksız pırıl pırıl bir cilt dilerim hepinize. =))



Free Blog Counter



100

Kendime not: Bir Yürüyüşün egzersiz sayılabilmesi için dakikada 100 adım atmalıymışım.

Yarınki Easytone yürüyüşümde deneyelim bakalım.


Hoş ve sağlıklı tatlar

Size birkaç yeni keşfimden bahsetmek istiyorum. Öncelikle ben sütü sade içemediğim için aramolı çocuk sütlerinden ya da frappelerden içebiliyorum ancak. Pınar Kido'nun yeni Bisküvili sütü gerçekten denemeğe değer.








Ayrıca Nesquik de Hindistan Cevizi ve Vanilya aromalı süt çıkarmış ki sanırsın Malibu.
Ama tüm bunların içinde bir keşfim var ki Pınar Kafela; işte bence o en şahanesi çünkü onun içindeki süt %50 daha az yağlı. Yani siz de hem az yağlı süt içip hem de sütün tadını almak istemiyorsanız "Kafela" tam sizlik.

Bu kadar sütün yanında mutlaka bisküvi yemeliyim diyenlere de benden başka bir tavsiye. Eti Burçak 6 Tahıllı & Mısır Gevrekli, böyle bir tat yok gerçekten deneyin bence memnun kalacaksınız.

Kıskanç Memeler

Bu reklama bayıldımmm. Sizle paylaşmadan geçemedim. Sesi açık izleyiniz =)

Youtube açamayanlar da buraya tıklayarak izleyebilir.

Kalça Sütyeni

Kızlar size bir sırrımdan daha bahsetmek istiyorum. “Kalça Sütyeni”. Bu da nesi dediğinizi duyar gibiyim. Bu benim internet dünyasından yeni bir keşfim, yeni ısmarladım geldi, vaadettiği gibi işe yarayıp yaramadığına ilerki günlerde şahit olacağız ama işe yaradığı bir yanı varki anlık görüntüsü. Ben yüzde 90 tayt giyen bir insanım onun altından çok hafif belli olsa da giyilmeyecek kadar kötü değil ve gerçekten popoyu güzel kaldırıyor. Eğer sıkılaşma çabalarım içinde birazcık da olsa yerçekime karşı gelmeyi başarırsa güzel bir icat olarak herkese tavsiye edebilirim. İki çeşidini yapmışlar ben “love handle” larımın da (can simidi demeyi reddediyorum) zaptırapt altına alınması gerektiğini düşündüğüm için geniş lastiklisini aldım. Zira bu düşük belli pantalonlar yüzünden gün geçtikçe bel oyuğumuzu kaybediyoruz. Bel oyuğumu korumak için yaptıklarımı da ilerleyen günlerde paylaşacağım. Sitede ise tek hoşuma gitmeyen şey bize siyah gösterip beyaz satıyor olmaları. İlerki günlerde koayacağım fotoğraflarla size kalça sütyeninin farkını göstereceğim, şimdilik ucundan biraz çıtlatayım istedim. Hepinize J.Lo vari kalkık popolar dilerim. http://www.kalcasutyeni.com/ sitesinden kalça sütyeni hakkında daha ayrıntılı bilgi alabilirsiniz.

Beslenme Planı

“Rejim” ve “Diyet” iki belalı kelime. Şimdi beni tanıdıkça göreceksiniz ki ben yemeğe aşırı düşkün bir insanım. Hatta hayattaki en büyük zevkim yemek diyebiliriz. Sürekli yiyebilir, sürekli yemekten konuşabilirim ve maalesef ki o ne kadar yerse yesin kilo alamayan şanslı insanlardan biri değilim. Tüm bu yemek sevdasının üstüne gece aşermelerim de gelince (bildiğiniz aşerme aklıma bir anda alakasız bir yemek geliyor hatta aklıma değil tadı ağzıma geliyor) kilo kontrolü imkansız hale geliyor. Herkes gibi benim de bir iki rejim ve diyet girişimim oldu ama ne zaman başlasam gecesine daha rüyama pizzalar, lahmacunlar girmeye başlıyordu. Neden sağlıklı yemeklerin tadı hep bu kadar yavan oluyordu? Güzel olan herşey zararlı olmak zorunda mıydı? gibi soruları kendime yönlendirirken kardeşim beni “Women’s Health” ile tanıştırdı. Gerçekten kendime ilk defa her sayfası okunmaya değer bir dergi bulmuştum ve beni çok doğru yönlendiriyordu. İçindeki sağlıklı ve lezzetli yemek tarifleri ise beni çok mutlu ediyordu. Bu ayın sayısında da ek olarak bir kitapçık çıktı. Başlığı da tam bana göre “Yiyerek Zayıfla”, çünkü aksi mümkün değil. Diyet ve rejim yerine ise “Beslenme Planı” lafını kullanmışlar ki buda gerçekten kulağa çok hoş geliyor.
Neyse uzun lafın kısası ben bu günde 6 öğünden oluşan beslenme planını uygulamaya başladım. Günü sadece 2 kocaman öğün ve bir sürü abur cuburla geçiren birisi için yemek düzenini tamamen değiştirmek oldu bu. Mümkün olduğunca midemi boş bırakmamaya ama aç kalmama adına da tıka basa doldurmamaya çalışıyorum. Nerdeyse her saat başı ya da iki saatte bir mutlaka sağlıklı birşeyler atıştırıyorum. Tüm bu beslenme planı haricinde yemeklerden önce yağ yaktığını öğrendiğim biberiye çayı (demlerken içine bir tarçın çubuğu attığım) ve yemeklerden sonra da günde 3 bardağı geçmemek şartıyla yeşil çay içiyorum. Benim favorim liptonun yaseminli yeşil çayıdır, alternatif olarak karanfil ve naneli yeşil çay da tavsiye ederim. Dikkat edilmesi gereken şey ise yeşil çayı çok demlememektir yoksa acılaşır. Ben bu iki çayı da şekersiz içmeye alıştırdım kendimi. Şeker kullanacaksam da şu aralar piyasa da çok zor bulduğum
“Doğa Lite & Sweet”
şeker kullanmayı tercih ediyorum, tatlandırıcıdan çok hoşlanmıyorum. Neyse tüm bu yeni beslenme düzeli çaylar ve gün içinde mutlaka içtiğim 2,5 litre suyumla size bedenim ve ruhumdaki değişiklikleri bildirmeye devam edeceğim. Bakalım işe yarayacak mı?

18 Nisan 2010 Pazar

Reebok Easytone

Yaş 25’i geçince, ister istemez metobolizmanın yavaşladığına şahit olmaya başlıyorsun. Eskisi gibi kışın aldığım 5-6 kiloyu yaz gelmeden 1 ayda hemen veririm diyememeye başlıyorsun. Özellikle de benim gibi yemeğe çok düşkün ve sporla arası çok olmayan biriysen kilo vermek giderek kabusa dönüşüyor.

Ben bu soruna kendimce şöyle bir çözüm bulmuştum, eve aldığım bir “koşu bandı” (benden tavsiye kızlar alıp arka odalara atacaksanız boşuna para vermeyin, mutlaka televizyon karşısında sevdiğiniz bir diziyle en az yarım saat yapmak lazım çünkü) ve “power plate” (size bu mucizevi aletten ilerki günlerde daha detaylı bahsedeceğim). Bu ikili benim obur yeme düzenime rağmen vücudumu en azından dengede tutmaya yarıyordu. Ta ki ben korkunç diz ağrılarıyla tanışana dek. Doktora gittim, kıkırdak dokusunda azalma olduğunu öğrendim, ilaçlara başladım. Hala tedavi sürecindeyim, ağrılarım tam geçmese de azaldı ama koşu bandı ve bisiklet gibi kardiyo aletleri yasaklanmıştı. Üstüne üstlük doktor dizime yüklenmemem için üst bacak kaslarımı kuvvetlendirmem gerektiğini söylüyordu. Peki nasıl? Sorumun cevabı da ona göre çok basitti: “Çık dışarı tempolu yürü”.

Ben tam da evde kendimce zevkli bis spor ortamı yaratmışken; (Kriminal dizi karşısında 40’ar dakika koşu bandı) şimdi bana sokağa çıkmam söyleniyordu. Oysa benim için yürümek sadece iki şekilde zevkliydi ya vitrin bakarken (ki bu asla tempolu olmuyor :)) ya da deniz ayaklarımın altında gidip gelirken kumda (bu da İstanbul’da çok yapılası değil maalesef ki dünya üstünde içinden deniz geçen tek şehirde kumsal eksikliği çekiyor olmamız çok kızdığım ve daha sonra üstüne ayrıntılı yazmak istediğim ayrı bir konu).

Neyse uzun lafın kısası, ben tam zevkli bir kardiyodan umudumu kesmişken “Reebok Easytone” u keşfettim. Özel taban tasarımı sayesinde sanki kumlarda yürüyormuş hissi veren bu ayakkabılar bana ilaç gibi geldi diyebilirim. Üstelik ben hayatımda ayağıma spor ayakkabı geçirmemiş bir kızdım. Fakat bunların (bu arada gerçekten çok çeşit var mutlaka size göre bir modelini bulacaksınız) hissine ve görüntüsüne aşık oldum diyebilirim.

“Bu ayakkabıyı alana bu bacaklar hediye” sloganıyla dikkatimi çeken, denediğim zamansa gerçekten bana kendimi çok iyi hissetiren bu ayakkabılardan hemen bir çift edindim kendime.

Ve bu yola, bu uzun ve zevkli yürüyüşe, sizle çıkmaya karar verdim. Beni çok heyecanlandıran bu yürüyüşe beraber çıkmamız ve yol boyunca edindiğim tecrübeleri dinlemeniz dileğiyle en kısa zamanda görüşürüz =)


Buradan diğer Reebok Easytone modellerine ulaşabilir, sizen en uygun olan Easytone'u bulabilirsiniz.

Ayrıca sayfanın en başındaki banner'a tıklayarak da istediğiniz ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz.



Free Blog Counter