18 Nisan 2010 Pazar

Reebok Easytone

Yaş 25’i geçince, ister istemez metobolizmanın yavaşladığına şahit olmaya başlıyorsun. Eskisi gibi kışın aldığım 5-6 kiloyu yaz gelmeden 1 ayda hemen veririm diyememeye başlıyorsun. Özellikle de benim gibi yemeğe çok düşkün ve sporla arası çok olmayan biriysen kilo vermek giderek kabusa dönüşüyor.

Ben bu soruna kendimce şöyle bir çözüm bulmuştum, eve aldığım bir “koşu bandı” (benden tavsiye kızlar alıp arka odalara atacaksanız boşuna para vermeyin, mutlaka televizyon karşısında sevdiğiniz bir diziyle en az yarım saat yapmak lazım çünkü) ve “power plate” (size bu mucizevi aletten ilerki günlerde daha detaylı bahsedeceğim). Bu ikili benim obur yeme düzenime rağmen vücudumu en azından dengede tutmaya yarıyordu. Ta ki ben korkunç diz ağrılarıyla tanışana dek. Doktora gittim, kıkırdak dokusunda azalma olduğunu öğrendim, ilaçlara başladım. Hala tedavi sürecindeyim, ağrılarım tam geçmese de azaldı ama koşu bandı ve bisiklet gibi kardiyo aletleri yasaklanmıştı. Üstüne üstlük doktor dizime yüklenmemem için üst bacak kaslarımı kuvvetlendirmem gerektiğini söylüyordu. Peki nasıl? Sorumun cevabı da ona göre çok basitti: “Çık dışarı tempolu yürü”.

Ben tam da evde kendimce zevkli bis spor ortamı yaratmışken; (Kriminal dizi karşısında 40’ar dakika koşu bandı) şimdi bana sokağa çıkmam söyleniyordu. Oysa benim için yürümek sadece iki şekilde zevkliydi ya vitrin bakarken (ki bu asla tempolu olmuyor :)) ya da deniz ayaklarımın altında gidip gelirken kumda (bu da İstanbul’da çok yapılası değil maalesef ki dünya üstünde içinden deniz geçen tek şehirde kumsal eksikliği çekiyor olmamız çok kızdığım ve daha sonra üstüne ayrıntılı yazmak istediğim ayrı bir konu).

Neyse uzun lafın kısası, ben tam zevkli bir kardiyodan umudumu kesmişken “Reebok Easytone” u keşfettim. Özel taban tasarımı sayesinde sanki kumlarda yürüyormuş hissi veren bu ayakkabılar bana ilaç gibi geldi diyebilirim. Üstelik ben hayatımda ayağıma spor ayakkabı geçirmemiş bir kızdım. Fakat bunların (bu arada gerçekten çok çeşit var mutlaka size göre bir modelini bulacaksınız) hissine ve görüntüsüne aşık oldum diyebilirim.

“Bu ayakkabıyı alana bu bacaklar hediye” sloganıyla dikkatimi çeken, denediğim zamansa gerçekten bana kendimi çok iyi hissetiren bu ayakkabılardan hemen bir çift edindim kendime.

Ve bu yola, bu uzun ve zevkli yürüyüşe, sizle çıkmaya karar verdim. Beni çok heyecanlandıran bu yürüyüşe beraber çıkmamız ve yol boyunca edindiğim tecrübeleri dinlemeniz dileğiyle en kısa zamanda görüşürüz =)


Buradan diğer Reebok Easytone modellerine ulaşabilir, sizen en uygun olan Easytone'u bulabilirsiniz.

Ayrıca sayfanın en başındaki banner'a tıklayarak da istediğiniz ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz.



Free Blog Counter



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder